"TENEDOS" dan "BOZCAADA" ya
Derler ki:"Denizlerin Efendisi" Poseidon'un kimbilir kaç çocuğundan biri, Kyknos adında bir kralmış. Beyçayırı'nın kuzeyinde, Lapseki bölgesindeki Miletos kolonisi, Kolonai kentine hükmedermiş. Onun da Tenes adında bir oğlu varmış. Tenes'in anası ölünce, babası yeniden evlenmiş. Fakat üvey ana bu ya; Tenes'e bir iftira etmiş! Üstelik kendisine yalancı tanık olarak bir de "kavalcı"bulmuş.
Kral Kyknos bu iftiraya kanmış ve oğlunu bir sandığa koyarak denize attırmış. Sandık yüze yüze gitmiş, Boğaz'dan geçerek Leukophrys Adası'nın sahiline vurmuş. Tenes burada sandıktan çıkmış, adaya yerleşmiş ve ünlü coğrafyacı Strabon'a göre bazılarının Kalydnai dediği (Lekton denilen ve Edremit Körfezi'nin kuzey ucunu oluşturan Bababurun'un kuzeybatısındaki iki küçük adaya Kalydnai denilirmiş) Leukophrys Adası'nın ismini, "Tenes'in Adası" anlamına gelen Tenedos olarak değiştirmiş. Baba Kyknos'a gelince.. Bir süre sonra anlamış oğlunun iftiraya uğradığını. Binmiş gemiye,varmış Tenedos'a, (ki oğluyla barışsın). Oysa Tenes, babasının gemisini sahile bağlayan ipleri keserek gemiyi açığa attırmış. Bununla da kalmamış; iftiraya bir de "kavalcı" ortak olduğundan, adasına bundan sonra kavalcıların gelmesini de yasaklamış.. Herodot'a göre; eski adıyla Tenedos, şimdiki adıyla Bozcaada'nın bilinen ilk sakinleri Pelasglar (veya Pelazziler) imiş; muhtemelen adaya İsa'dan iki bin yıl önce yerleşmişler. O tarihlerden binbeşyüz yıl kadar sonra ise, İonya kentleri ve adaların tümüyle birlikte Bozcaada da Perslerce tahrip edilmiş. Herodot diyor ki: "Pers donanması Miletos yakınlarında kışladı, ikinci yıl denize açıldı ve anakaraya yakın olan Khios, Lesbos ve Tenedos adalarına kolayca baş eğdirdi. Barbarlar adaları aldıkları zaman halkı ağ ile avlar gibi toplu- yorlardı. Ağ dedimse şöyle: Her biri yanındakinin elini tutuyor, sonra bir baştan öbür başa yüzüyor ve önlerine çıkan insanları, sürgün avındaki gibi topluyorlardı..."İsa'dan önce 334 yılı baharında Batı Anadolu'ya gelen Büyük İskender, Çanakkale Boğazı'nı geçip Anadolu'nun bu bölümüne ve Ege adalarına el koymuş, İsa'dan önce birinci yy'da Roma hakimiyetine giren Ada, 395 yılında İmparatorluğun ikiye bölünmesi üzerine tüm Çanakkale bölgesiyle birlikte Doğu Roma'nın, yani Bizans'ın elinde kalmış.. İmparator Justinia (527 - 65) Bozcaada'ya büyük buğday ambarları yaptırmış ve "Bizans'ın Kapısı" saydığı bu stratejik bölgede Ada'yı deniz üssü olarak kullanmış.Emeviler, 674 ve 717 yıllarında giriştikleri İstanbul kuşatmaları sırasında Bozcaada'nın kıyıcığından geçmiş ama pek dokunmamışlar. Ne varki, 1203'de İstanbul'un canına okuyan haçlı saldırılarının tahribatından Bozcaada da nashibini almış.Venediklilerin Bizans'a karşı oynadığı bu oyunlardan sonra, bölgede Haçlı ve Venedik hakimiyeti başlar. Onüçüncü yüzyıl ortalarına doğru, Çanakkale ve diğer Ege adaları, Haçlılar'ın kurduğu Latin imparator- luğu idaresine girer. Aslında hiçbir siyasi temele dayanmayan bu Latin idaresinde gerçek hakimiyet Venedik'tedir. Sonraları İstanbul'dan İtalya'ya uzanan denizyolu hegemonyasını tesis eden Venedik, bölgede olduğu gibi Bozcaada'da bir koloni kurar.Akdeniz'de ticari egemenlik kavgası, Venedik - Ceneviz - Bizans mücadelesi olarak Bizans'ın yıkılışına kadar devam eder. Bu arada Bozcaada, onbeşinci yüzyılın ortalarına kadar bu üç devlet arasında sık sık el değiştirir ve jeopolitik konumu sebebiyle, çeşitli antlaşmalarda hep pazarlık konusu edilir. Türklerin Bozcaada'yla ilk ilişkileri ondördüncü yüzyılın ilk yarısında, Beylikler Dönemi'ndedir. 1328 - 29 yıllarında Bozcaada, Aydınoğlu Umur Bey'in baskın yaptığı bir Bizans adasıdır. Umur Bey'in sekiz gemiyle gerçekleştirdiği baskına Ada karşı koyamaz. 1403 yılında Bozcaada'ya uğrayan ispanyol seyyahı Clavio, Ada'da harap bir kale bulunduğunu yazar: "Ticaret maksadıyla gelen kendi gemilerini, korsan gemilerden korumak üzere Venedik ve Cenevizlilerin ortaklaşa yaptıkları kale'nin kalıntısıdır bu. Anadolu kıyılarının Türk- ler tarafından fethi ve İstanbul kuşatmasının yaklaştığı dö- nemlerde ise, buralarda kalamayacaklarını anladıklarında, kaleyi yıkarak Akdeniz'in güneyine çekilmeye karar verecek- lerdir. Büyük Türk coğrafyacısı ve denizcisi Piri Reis (1470 - 1554), kendisinden 1600 yıl önce yaşamış meslekdaşı Amasyalı Strabon'un "Alexandreia Troas" adıyla bahsettiği "Eski İstanbulluk'u ve Bozcaada'yı şöyle anlatıyor:Bozcaada 1455 - 56'da Fatih Sultan Mehmed'in Donanma Komutanı Hamza Bey tarafından Venediklilerden alınmış ve Ege'de Türklerin eline geçen ilk ada olmuştur. Bu arada, İstanbul'un fethiyle Venediklilerin doğu ticaretleri aksadığın- dan, kısa süre sonra ilk Osmanlı - Venedik savaşları (1463 - 1479) patlak vermiştir. Onaltı yıl süren savaşlardan Venedik zaman zaman çok sayıda Avrupalı devletle birleşerek bir ara Bozcaada'yı tekrar eline geçirmiş ve üs yapmıştır. 1479'da Türklerin galibiyetiyle biten savaşlar sonunda Ada'ya Türk bayrağını çeken Gedik Ahmet Paşa, adayı tahkim ederek Kale'yi yeniden yaptırmış ve Anadolu'dan ahali getirerek "her türlü vergiden muaf olmak kaydıyla" Bozcaada'ya yerleştirilmiştir. Bu devrede Bozcaada Gelibolu Sancağı'na bağlanarak Kaptanpaşa Eyaleti içindedir; askeri garnizon yanında küçük bir Hıristiyan cemaati vardır. Üçüncü Mehmed zamanında (1595 - 1603) Bozcaada "padişah hasları" arasındadır ve tapu tahrir defterlerinde, "242 Hıristiyan hanesi, 18 Müslüman hanesi mevcut olduğu" kayıtlıdır."Hilafet Merkezi olan İstanbul'dan Akdeniz'e çıkan kimseler bilmeliler ki, Çanakkale Boğazı'ndaki Sultaniye ve Kilitbahir kalelerine Bozcaada'dan yakın ada yoktur.. Adanın karşısında, Anadolu kıyısında Eski İstanbulluk diye meşhur olan kefere arasında Truva denen harap şehir mamür imiş. Oraya Frenk gemileri ve tüccarları gelip giderlermiş. Bunun için Venedik ve Ceneviz kafirinin tüccarları birleşerek Bozcaada'ya bir kale yaptırmışlar. Böylece kendilerini emniyete almışlar. Buralarda islamiyet galib geldikten sonra Eski İstanbullu harab olmuş. Anadolu kıyılarında şehir ve laleler de fethedilince, Eski İstanbulluk'daki kafirler orada kalamayacaklarını anlayıp Frenk memleketine gitmeye karar vermişler ve kaleyi yıkmışlar. O tarihten bu zamana kadar Bozcaada kalesi harap kalmış. Sultan Mehmed (Fatih) taht'a çıkınca, ticaret gemilerimizin emniyetle sefer edebilmeleri için Bozcaada'ya bir kale yapılmasını emretmişler. Eski kale yerine yenisi yapılmış, böylece limana yabancı gemilerin girmesi önlenmiş... (Evliya Çelebi'den)
Bozcaada 1455-56’da Fatih Sultan Mehmed’in Donanma komutani Hamza bey tarafindan Venedikliler’den alinmiş ve Ege’de Türklerin eline geçen ilk ada olmuştur. Bu arada, ‹stanbul’un fethiyle Venedikliler’in Doğu ticaretleri aksadiğindan, kisa süre sonra ilk Osmanli- Venedik savaşlari (1463-1479) patlak vermiştir. Onalti yil süren bu savaşlarda Venedik zaman zaman çok sayida Avrupali devletle birleşerek bir ara Bozcaada’yi tekrar eline geçirmiş ve üs yapmiştir.1479’da Türklerin galibiyetiyle biten savaşlar sonunda Ada’ya Türk bayrağini çeken Gedik Ahmed Paşa adayi tahkim ederek kale’yi yeniden yaptirmiş ve Anadoli’dan ahali getirerek “her türlü vergiden muaf olmak kaydiyla” Bozcaada’ya yerleştirilmiştir. Bu devrede Bozcaada Gelibolu Sancağina bağlanarak Kaptanpaşa Eyaleti içindedir. Askeri garnizon yaninda küçük bir Hiristiyan cemaati vardir. Üçüncü Mehmed zamaninda (1595-1603) Bozcaada “Padişah haslari” arasindadir ve tapu tahrir defterlerinde, “242 Hiristiyan hanesi, 18 Müslüman hanesi mevcut olduğu” kayitlidir. Sultan ‹brahim devrinde (1640-1648) ‹stanbul’dan iskenderiye’ye giden bir Osmanli gemisi Malta korsanlarinin saldirisina uğrayinca, buna engel olmadiği, dolayisiyle Venedik Hükümetine savaş ilan eden Osmanli Devleti, Girit’in fethine karar verir. 1645 yilindan 1669 yilina kadar sürecek olan bu ikinci Osmanli-Venedik savaşlarinin ilk yillarinda Venedikliler, Türkler tarafindan muhasara edilen Girit’e ‹stanbul’dan yardim gitmesini önlemek için Çanakkale boğazina kadar ilerleyip, Boğaz önündeki adalari, bu arada Bozcaada’yi bir daha işgal ederler. Fakat kisa zamanda, Rumeli Beylerbeyi Küçük Hasan paşa komutasindaki Osmanli Donanmasi Venedikliler’i Ada’dan söküp atar.1656’da Venedikliler Bozcaada’yi bir daha işgal ederler. Sonunda, Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa, Girit işini çözmek için önce Çanakkale Boğazini açmayi hedefler, mücadeleyi kararli bir biçimde sürdürür ve nihayet Venedikliler, Bozcaada’yi 1661 yilinda tahrip ederek çekilirler. Köprülü, bizzat Ada’ya gelir, gerekli onarimi sağlar ve kendi adiyla anilan bir de cami yaptirir.
Sultan İkinci Mustafa zamaninda Venedikliler’in, Osmanlilarin Avusturya ile savaş halinde olmalarindan yararlanarak, Çanakkale Boğazsina yüklenmeleri tekrar bir Osmanli-Venedik savaşina sebepolmuştur ki, 1697 yazindaki bu savaş Bozcaada Deniz Savaşi olarak bilinir. Kaptaniderya Mezomorto Hüseyin paşa komutasindaki Osmanli Donanmasi Venediklileri Mora’ya doğru kaçmaya mecbur birakir.
1768-1774 Osmanli-Rus savaşi sirasinda Çeşme’deki Türk Donanmasini yakan Ruslar bir ara Ege Denizine hakim olurlar ve Limni Adasi ile birlikte Bozcaada’yi da işgal ederler, fakat Cezayirli Gazi Hasan Paşa adalari geri alir.
1806-1812 Osmanli Rus savaşi sirasinda Bozcaada önlerine gelerek Boğaz’i kuşatan ve Seydi Ali Paşa’nin hücumundan sonra tutunamayan Rus donanmasi geri çekilir. Bundan sonra Sultan ikinci Mahmud devrinde (1808-1839) Bozcaada ve Kalesi yeniden onarilir. Bozcaada Muhafizliği ihdas edilir ve yöntemi “Paşa” ünvanli komutanlara verilir.
Balkan savaşi sirasinda Yunanlilar, 1912 sonlarina doğru önce Gökçeada (İmroz), bir hafta sonra da Bozcaada’yi işgal ederler.Birinci ve ikinci Balkan savaşlari bittikten sonra 1913 yilinda Yunanlilar’la yapilan Atina Andlaşmasinda Osmanli Devleti, Avrupa devletlerinin Ege adalari hakkindaki kararini kabul etmez, bu konudaki müzakereler tamamlanamadan Birinci Dünya Savaşi çikar ve “Adalar sorunu” ancak Lozan Andlaşmasiyla çözümlenir.Bu süre içerisinde (1912-1923) Bozcaada ve ‹mroz (Gökçeada) Yunanlilar’in elinde kalir, Kurtuluş savaşi’na katilmadiklari gibi, üstelik Çanakkale Savaşlari sirasinda ‹ngiliz ve Fransiz’larca üs olarak kullanilirlar... Balkan Savaşi’ndan Lozan Barişi’na kadar çok sikintili ve karanlik günler geçiren Bozcaada, 20 Eylül 1923 Perşembe günü Hizir Reis Gambotu ile gelen Türk idareci ve emniyet kuvvetlerince devralinir.
Kaynak: Bozcaada Mahalli İdare Başkanlığı